23 Şubat 2009 Pazartesi

Gazetenin bahçesinde, akşam



Akşamları, ağaçlar binayı aydınlatan spot ışıklarının arasında gözüme her defasında farklı görünüyor. 1994 yılından beri bu ağaçların arasında yürüyorum. Bina içinde sigara içmenin yasaklanmasından sonra gündüz gözüyle ağaçları seyretmek çok hoş değil çünkü dört bir yandan sigara kokuları geliyor. Ancak akşamları sigara kokusu olmayınca bu ağaçların gizemli yanları ortaya çıkıyor ve iyi geliyor kalbime.

Gazetenin içindeki klavye tıkırtılarından, sürekli zırlayan telefon seslerinden, bilgisayar farelerinin çıt çıt sesinden, gazete kağıtlarının hışırtılarından, topuklu veya spor ayakkabıların sesinden uzakta ağaçların arasından acele etmeden yürüyorum, yanımdan süzülerek geçenler var, kayıtsızca yürüyenler de, bir hışımla gelip geçenler de... İnsan ömrü dediğimiz şey de şöyle ya da böyle akıp gidiyor işte.